Partneri değiştirmeye çalışmak!

Aslında ilişkinin başlarında her iki tarafta birbirini olduğu gibi kabul etmesine rağmen zamanla birbirini değiştirmeye çalışırlar.

Değişim istenir ve baskı başlar, şikayet başlar ve sonrasında gelsin soğukluk, anlaşmazlıklar, geçimsizlik…

Değişimi bekleyen tarafta hayal kırıklığı, yorgunluk başlar.

Ve mücadele buraya kadar “BİTTİ” kelimesi de söylendiğine göre haydi güle güle.

Peki ya o başlarda deli olduğumuz adama, kadına ne oldu? Karşı tarafı bize göstermediği yüzü için suçlarız. Peki siz o yüzü görmek için neler yaptınız? Ya da o yüzü sevmek için neler yaptınız? Eğer partnerinizin tutumunu, davranışlarını değiştirmek için çabalıyorsanız, boşuna kendinizi yıpratmayın. Kabul etmek, tüm yüzleriyle sevmek gerekir. İlişki, sevdiklerimi saklıyım, sevmediklerimi ayırayım gibi bir alışveriş değildir. Eğer her şeyiyle kabul etmeye hazır değilsen çekilmekte fayda var.

Problemlerin üstünü örtmek!

Var olan problemi konuşmak, karşı tarafı dinlemek ve çözüm yolları aramak varken her iki tarafta kafasında bir mahkeme kurar ve kararı verir. Sanki karşısındakiyle konuşuyormuş gibi kendi kendine konuşur, cevaplar verir. Ama gerçek hayatta her şey yolundaymış gibi ya da çözüm için çabalamaya gerek yokmuş gibi davranılır. Aslında var olan problemi dinlemek, konuşmak, anlamak birbirinizle empati kurmak her iki tarafa da en iyi gelendir.

Agresif davranmak!

Zaman zaman herkesin öfkelendiği durumlar olabilir. Ama öfke sırasında sergilenen davranışların sınırı kadar söylenen sözlerin sınırı da oldukça önemlidir. Aşırı düzeyde bağırmak, küfür ve hakarette bulunmak her iki tarafın birbirine olan saygısını zedeler. O yüzden öfkelendiğiniz durumlarda minik bir mola verip, uzaklaşıp, kendinizi toparlayıp öyle konuşmak ya da tartışmak daha sağlıklı olacaktır.

Eleştirmek!

Partnerin yaptığı, yerine getirdiği tüm davranışların eleştirel bir tarafında durmak oldukça yanlış bir tutumdur. Her durumda, her yerde eleştirmek bireylerin birbirleri hakkında hissettikleri olumlu duygu ve düşünceleri arka planda tutmasına sebep olur. Eleştirmek sınırlı ve yeterli düzeydeyken besler durumdadır. Ama aşırı düzeyde olması iletişim için yıkıcı olur. O yüzden ara ara aynaya bakar gibi kurduğunuz iletişim şekline de bakmaya özen gösterin.

Suçlamak!

“Bir sorun var ve hepsi onun yüzünden” demek işin içinden çıkmanın en kolay yoludur. Bir suçlu aramak yerine var olan sorunun çözümüne odaklanmak iki taraf içinde en iyisidir.

Geçmişi sürekli tekrar etmek!

Bir hata var ve geçmişte, yeni bir hata var bugün de ama siz bugünü geçmişle birleştirip konuşmayı tercih ediyorsunuz. Sizce öfke, mutsuzluk ikiye katlanmaz mı? Yaşanmış ve çözülmüş artık yolunuza devam ediyor hale geldiyseniz geçmişi tekrardan konuşmaya gerek yok demektir. Haklı çıkmak için ya da karşı tarafı daha da suçlamak için geçmişe gitmeyin. Bugüne odaklanmak ve bugünü konuşmak her iki taraf içinde en iyisidir.

Uzun süreli küslükler!         

Öfkeniz dinmemiş, kırgınlığınız geçmemiş olabilir. Ama kırılanı düzeltmek için tamire ihtiyaç vardır yani sizin için sevgiye, dinlenilmeye, anlaşılmaya ihtiyaç vardır. Öylesine susmak, içinizde daha da büyütmek sizi daha büyük bir çıkmaza sürükler aynı zamanda aranıza soğukluk girmesine sebep olur. O yüzden susmak çözüm değildir.

Yeniliklere açık olmamak!

Alışılagelmişin dışına çıkmaktan korkmayın. Yeni tecrübeler, yeni yaşantılar sizin kendinizi fark etmenizi sağlar. Göremediğiniz noktaları keşfetmenize sebep olur. O yüzden keskin ve net tutumlardan kaçının. Her yenilik tatmadığınız bir duyguyu yaşatır.

Leave a Comment